Müsbet hareket çalıştayından anladıklarım

Eklenme Tarihi: 24 Ocak 2016 | Güncelleme Tarihi: 01 Ocak 2017

 

Afife ARTIK

Risale Akademi’nin tertiplediği “Toplumsal Barış İçinMüsbet hareket Çalıştayı”nın ikincisi değerli akademisyenlerin katılımları ile gerçekleşti. Katılımcıların tebliğleri aşama aşama Risale Akademi sayfasında yayınlanacaktırinşallah. Tebliğlerden kısa notlar yerinde bu sefer kendi anladıklarımı paylaşacağım.

Bunu biliyorum ki; bu çalıştaydan bir şey anlayıp anlamadığım bundan sonraki hayatımdamüsbet hareket edip edemeyeceğimle ortaya çıkacaktır.

Müsbet hareket; siyasi bir duruşu, bir fikri, bir tercihi olmamak, hiçbir şeye karışmamak ve bilgi sahibi olmamak anlamına gelmiyor.Said Nursîhiç de siyasetten uzak değildir. Fakat onun siyasî duruşu Siyaset Biliminin tanımladığı bir tarzda değildir. O zamanki siyasiler ve şimdikiler tarafından da tam olarak anlaşılamamış olan bir siyasi tavrı vardır. Buna “iman siyaseti” demek ne kadar muvafık olur bilmiyorum ama mevcud siyasetler üstü, yalana ve entrikalara asla tenezzül etmeyen, iman veİslam’dan zerre kadar taviz vermeyen bir siyasî duruştur.

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, siyasî otorite tarafından düzenlenen çoğu kanunlara uymamış, o kanunlar ile amel etmemiş ve ağır cezası bile olsa o kanunlara hayatı boyunca muhalif kalmıştır. Ancak Allahile kul arasındaki ilişki perspektifinden belirlenebilecek ve başka bir otoriteyi araya katmaya asla müsaade etmeyen (İslam’ın şeairi gibi) konularla ilgili olarakAllah’ın emrine muhalif olan her şeye karşı boyun eğmez bir tavır sergilemiştir.

Müsbet hareket; her şeyin merkezindeAllah’ın olması demektir. Nasıl ki kainatın mevcudatı,Allah’ın havl ve kuvveti ile yaratılıyor, O’nun sevk ve idaresi ile hareket ediyor ise; İkinci Şuadaki mana ile, küçük veya büyük olsun her ama her şey o muhit iktidarın ve o şamil ihtiyarın dairesi dâhilinde ise insanın kendisi ile insanlar ile ve bütün mevcutlar ile ilişkisinin merkezinde deAllah’ın olmasımüsbet harekettir.

İşte cüz-i ihtiyarileri olmayan mevcutların halleri gözümüz önündedir, gayet muntazam ve hayret vericidir, harika neticelere menşedirler. Bu harikuladelik onların tekvini emirlere istisnasız riayet etmeleri iledir.

Eğer insan daAllah’ın emirlerini;Kur’anile bildirdiği teklifî emirlere ve kâinat kitabı ile gösterdiği tekvini emirlere uyarsa ve bizim cinsimizden olan, yani; beşeriyeti bulunanEfendimiz Aleyhissalatü Vesselamile teklifi emirler ile tekvini emirler bir beşerde tam mezc olduğunda ya da ittisal ettiğinde ne olacağını gösteriyor ise; göz önünde olan bu hakikate teslim olmakmüsbet harekettir.

İman etmeyenlerin ya da dahamüsbetbir ifade ile henüz iman etmeyenlerin bile sadece tekvini emirlere riayet ederek dünyaca ne derece ileri gittikleri ortadadır. Müslümanların ilerleyememesi ise teklifi emirleri öncelerken ve onları sadece ritüel gibi içi tam dolu olmadan uygularken tekvini emirleri yeterince önem vermemesindendir.

Yirmi Dördüncü Mektubda tam izah edildiği gibi bir mahlûk ancak “tebdil e tağyir” ile vücud dairesinde kalabilmektedir. Yeknesaklık ademdir, yokluktur. Bu hakikati hayatımızın içine taşıyan kadim sözler bile vardır “işleyen demir ışıldar” “bizi çalışmak kurtarır” “harekette bereket vardır” ve daha niceleri. Öyle ise hareket, faaliyetmüsbettir. Elbette merkezindeAllaholmak kaydı ile.

Hakikat noktasında merkezindeAllaholmayan bir faaliyet, hareket yoktur. Bu bizim itikadımızdır. Günahlı olan bir fiil bile söz konusu olsa yaratıcısıAllah’ın sonsuz kudretidir. Kesb ve günahı bizimdir.

Mahlukatı halden hale koyan Rabbimizdir, isimlerinin tecellileri ile kendini göstermek ister.

“Amelinizde rıza-yı İlahî olmalı” sözü ise fiil ve hareketi “amel” olarak tavsif eder.

Evet ben de fark ettim konu dağıldı. Demekmüsbetbir şeye odaklandığımız zaman kendimizi tam vermemiz gerekir ve dış uyaranlara duyarsızlaşmak belki en iyisidir.

Kendini tam vermek, adamak, odaklanmak da eğermüsbetbir neticeye matuf isemüsbettir. Eğer kendi hayatımızdan daha kıymetli gördüğümüz bir şey var ise hayalimiz, tasavvurumuz, taakkulumuz, tasdikimiz, iz’anımız, iltizam kademelerinde öyle ona yapışırız ki “itikad” derecesine gelir.

Eğer “itikad” kademesine gelmiş isek bu bizim o konuda salâbetli olup; safsata, tarafsızlık, fikri olmama gibi menfi emirlerden kurtulup belki de bir cezbe ile o konuya tam yapıştığımızı, adeta onunla hemhâl olduğumuzu gösterir.

Bir konuda merakını, ilgisini hatta zevkini toparlayıp odaklanarak ilerlemek demüsbet harekettir. Eskiden olduğu gibi bir öğretmenin her sene aynı kitaptaki bilgileri sadece ezber etsinler diye anlatmasına benzer şekilde durağan ve ilerlemeyen ve yeni yeni taze meyveler vermeyen bir şekilde çalışmak ise yeknesaklıktır, ademe, yokluğa yaklaşmaktır.

Bu ölü toprağını üzerimizden silkelemenin yolu ise çalışmaktır, ümitvar olmaktır, efendisine efendilik taslamamaktır,Allahiçin olmaktır. Bir ve beraber olup kenetlenip tedbirli ve hazırlıklı olmaktır.

Yeni olan, değişik olan, yenileyen heyecan verir. Her an yenilenen kâinatta durağan kalmak belki de depresyonun en önemli nedenlerindendir. İnsan kendi içinde daim yenilenmeden rahat edemez. Fıtratı müheyyiçtir madem, öyle ise daim sa’y ve cidalde olmalıdır. Cidal menfi bir kelime gibi olsa da nefis ve şeytanla olunca netice itibariylemüsbettir.

Evetmüsbetkelimeler işitmek bizi diri tutar. Çalıştayda birlikte olduğumuz yakın arkadaşımın bu güzel fikrini de paylaşmadan geçemem: “Risale-i Nurbirmüsbetkelimeler manzumesidir ve onu okudukça insanın içindekimüsbetleri ve olumlu hisleri tahrik ediyor. Vicdanı harekete getiriyor. Anlamasanız da okuyun denmesinin bir sebebi de belki budur. Bumüsbetkelimeler insanımüsbet hareketetmeye sevk ediyor.” Umarım doğru aktarabildim.

Eğer dahamüsbetbir yazı yazmak istiyor isem önce konuyu, sonra çerçevesini, sonra hangi alt başlıklar olacağını belirlemem gerekir. İşte bunu da bu yazıyı yazarken anladım.

Müsbetin sebatlı anlamı da var. Sebattan bahsetmemiz için ise bir merkez olmalı. Neyde, nerede, ne kadar sebat edeceğiz? Mesela şartlarımız farklı iken verdiğimiz bir kararda ısrar ve hatta inat etmek sebat mıdır? Acaba bir gölgelik olan dünyada üzerinde ısrar etmeye değecek ne vardır?

Müsbet hareketiçin merkezindeAllaholan harekettir demiştik ya. Dünyaperest ve sadece dünyevî menfaat gözeten insanlara bir bakmamız gerek bu konuda…. Ne kadar da ısrarcı ve ne kadar da sebatkârlar. Çokmüsbetbir cümle olamayacak ama biz de ihlâsı kıracak esbabın bazen üstüne mi atlıyoruz ne?

Çalıştayın tebliğcileri umarım yazımı okumazlar… “biz ne dedik bu ne anlamış” diyebilirler. Haklılar. Herkes kendi penceresinden ve kendi tecrübeleri kadar anlıyor. İşte tam bu noktada bir taşı mevcud bir harabenin üstüne koymamak sıfırdan inşa etmek önem kazanıyor.

Eskiden aklımda kalanlar olmasa da sıfır bilgi ile bu çalıştayı dinlemiş olabilsem belki daha çok şey öğrenirdim.

Eğermüsbetbir şey yapacaksak menfilikleri meziyet bilen bir sistemle bunu yapamayız. Menfilikleri ezber ettiren bir eğitimden geçmiş bu halimizi de bir an evvel terk etmemiz gerekir.Said Nursi’nin tabiri ile “bu asrın libasından soyun”mamız gerekir….

Bu asrın libasından soyunabilir isek ne olacak?

Ceziret-ül Araba (Arap Yarımadasına) gideceğiz

Ne göreceğiz?

Bir zât

Nasıl bir Zât?

Elinde bir kitap, dilinde bir hitap olan; Hüsn-ü sîret ve cemal-i suretle mümtaz bir zât

Nasıl bir kitap?

Muciznüma bir kitap

Nasıl bir hitap?

Hakâik âşina bir hitap

Ne yapıyor?

Ezelî bir hutbe okuyor

Kimlere?

Bütün benî Âdeme, ins ve cinne ve meleğe ve yaratılmış her ne var ise hepsine

Bunların hepsine birden ve kevn-ü mekan durdukça hayret edilecek ne diyor ki???

Sırr-ı hilkat-i âlem olan muammay-ı acibanesini hal ve şerh edip

Ve sırr-ı kâinat olan tılsım-ı muğlâkını fetih ve keşfederek,

Bütün mevcudattan sorulan

Bütün ukulü hayret içinde meşgul eden üç müşkül ve

Müthiş sual-i azîm olan

“Necisin?”

“nereden geliyorsun?”

“nereye gidiyorsun?

Suallerine muknî, makbul cevaplar veriyor……………

İşte bu asrın libasından soyunmakla bizi Ceziretü’l-Araba götürenRisale-i Nurîrad edilen o ezelî hutbenin bizim gibi yaralılara,İslamî, îmanî edebden mahrum kalmışlara ulaşan sesinden başka bir şey değildir…

Resimler için buraya tıklayınız

 

- Reklam -