İTTİHAD-I İSLÂMIN KÖŞE TAŞLARI

Eklenme Tarihi: 25 Ocak 2017 | Güncelleme Tarihi: 05 Şubat 2017

İttihad-ıİslam konusu pek çok İslam düşünürü tarafından gündeme getirilmiş hatta bunun gerçekleşmesi için cemiyetler kurulmuş ve çok tartışılmış ve hala tartışılmakta olan bir meseledir. Genel olarak bakıldığında daha çok siyasi bir mesele olarak algılanmış ve ona göre tarihi seyri içinde pek çok stratejiler geliştirilmeye çalışılmıştır.

 

B. S. Nursi de eserlerinde İttihad-ı İslam’dan bahseder. Ancak onun bahsettiği ittihad-ı İslam siyasi bir birliktelik bir cemiyet bir fırka değildir. Bir şahs-ı manevinin tesisine gayretini ve himmetini sarf eder. İttihad-ı İslam’ı Azametli bahtsız bir kıtanın, şanlı talisiz bir devletin,  değerli sahibsiz bir kavmin reçetesiolarak değerlendirir. Maksadını ise o silsile-i nûrânîyi ihtizaza getirmekle, herkesi bir şevk ve hâhiş-i vicdaniye ile tarik-i terakkîde kâbe-i kemalâta sevk etmektir.şeklinde ifade eder. “Zira, ilâ-yı kelimetullahın bu zamanda bir büyük sebebi, maddeten terakki etmektir.Ve kendisinin bu ittihadın bir ferdi ve tezahürüne teşebbüs edenlerden olduğunu söyler.

 

Münazaratisimli eserinde ittihadın cehl ile olamayacağını ittihadın fikirlerin birlikteliğinden, fikirlerin kaynaşmasının ise bilginin (marifet) şua’-ı elektriğiyle olacağı tesbitini yapar. Ardından da marifetin nasıl olması gerektiğini Medresetüzzehra projesiyle anlar.

 

Bu projenin anafikirleri:

 

••     Fünun-u cedideyi,  ulûm-u medaris ile mezc ve derc.. Velisan-ı

Arabî vâcib,Kürcaiz, Türkî lâzım kılmak.

 

••  Safsatanın zulmünden muhakeme-i zihniyeyi halas etmek, meleke-i feylesofanenin taklid-i tufeylaneye ettiği mugalâtayı izale etmek...

 

••     İslâm kavimlerini, meselâ Arabistan, Hindistan, İran, Kafkas, Türkistan, Kürdistandaki milletleri,  menfî ırkçılık ifsad etme- sin. Hakikî, müsbet ve kudsî ve umumî milliyet-i hakikiye olan İslâmiyet milliyeti ile اِنَّمَا الْمُوءْمِنُونَ اِخْوَةٌ Kuran’ınbir kanun-uesasîsinin tam inkişafına mazhar olsun.

 

••     Felsefe fünunu ile ulûm-u diniye birbiriyle barışsın ve Avrupa medeniyeti, İslâmiyet hakaikıyla tam musalaha etsin.

 

   ••     Anadoludakiehl-i mekteb ve ehl-i medrese birbirineyardımcı olarak ittifak etsin.

 

Fikirlerin birlikteliği (imtizac-ı efkâr) milletlerin ittifakını netice verecektir. B. S. Nursiye göre ittihad-ı İslam ve milliyet-i hakikiye-i İslamiye ile gayrete gelerek önce en büyük iki İslam milletinin (Türk ve Arap milletlerinin) ittihadına daha sonrada diğer İslam milletlerinin bu ittihada dâhil olmasına (Asya-Afrika milletleri) ihtiyvarr.

 

Emirdağ Lahikası’nda B. S. Nursi Eskiden Hıristiyan devletleri bu ittihad-ı İslâm’a tarafdar değildiler. Fakat şimdi komünistlik ve anarşistlik çıktığı için; hem Amerika, hem Avrupa devletleri Kuran’a ve ittihad-ı İslâm’a tarafdar olmağa mecburdurlar.tesbitini yapmaktadır. Ayrıca gayrimüslimle- rin böyle bir ittihaddan çekinmeleri ve rahatsızlık duymaları ihtimaline karşı da “Bu ittihadın meşrebi, muhabbettir. Husumeti ise, cehalet ve zaruret ve nifakadır. Gayrımüslimler emin olsunlar ki bu ittihadımız, bu üç sıfata hücumdur. Gayrımüslime karşı hareketimiz iknar. Zira onları medenî biliriz. Ve İslâmiyeti mahbub ve ulvî göstermektir. Zira onları munsif zannediyoruz.diyerek ittihad-ı İslam’ın taarruz amaçlı olmadığını ifade etmekle kalmıyor. Lemalarisimli eserinde “Hattâ hadîs-i sahihle, âhirzamanda İsevîlerin hakikî dindarları ehl-i Kuran ile ittifak edip, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacakları gibi; şu zamanda dahi ehl-i diyanet ve ehl-i hakikat, değil yalnız dindaşı, meslekdaşı, kardeşi olanlarla samimî ittifak etmek, belki Hıristiyanların hakikî dindar ruhanîleri ile dahi, medar-ı ihtilaf noktaları muvakkaten medar-ı münakaşa ve niza’ etmeyerek müşterek düşmanları olan mütecaviz dinsizlere karşı ittifaka muhtaçrlar ifadeleriyle Hıristiyanlarla ittifak edilmesi gereğini ve ehl-i kitap olarak ehl-i küfrün tecavüzüne set çekerek ve en azından ehl-i küfrü ilzam ederek sulh-u umumiyi gerçekleştirebileceğimizi söylüyor.

 

Doğru İslamiyeti ve İslamiyetin gerektirdiği doğruluğu ef alimizle izhar etmek suretiylekuvvet bulacak İslamiyet ile medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek böylece (müsbet hareketle) sulh-u umumi temin edilmiş olacaktır.

 

B. S. Nursi ittihad-ı İslam hakikatında olan ittihad-ı Muhammedi hakkında Hutbe-i Şamiyede ve Divan-ı Harb-i Örfide geniş açıklamalarda bulunur. Maksadı nedir? Nizamnamesi nedir? Mensupları kimlerdir? Kulüp ve encümenleri nerededir? Yayın organları nelerdir? Başkanı kimdir? Merkezi neresidir? Mesleği nedir? Mrebi nedir? gibi mukadder suallericevapladıktan sonra zihinlerdeki şüpheleri izale etmek üzere 31 Mart 1909 tarihinde yazdığıReddü’l-evham makalesinde 9 evham-ı fasideyi reddeder. İttihad-ı İslam’ın tarifini yapar.

 

Bu tarife daha yakındanbaktığımızdabircemiyetten ziyade bir cemaatin, ondanda öte bir şahs-ı manevinin teşekkülünün esas alındığını görmekteyiz. B.S.Nursi ittihad-ı İslam’ın özelliklerini sayarken yapılan işin adet- ten değil ibadet olduğunuve bu zamanınenbüyükfarzvazifesi olduğu- nu ifade etmektedir. Dolayısıyla farzda riya olmadığından bu ittihad-ı İslam çalışması (ibadeti) gizlenemez ve korkuya gerek yoktur. Bu ittihadın meşrebi muhabbettir. Husumeti ise cehalet, zaruret ve nifakadır. Bu mübarek heyetinzde doksan dokuz himmeti siyaset değildir. Ancak yüzde biri siyasiyyunu irşad tarikiyle siyasete taalluk edecektir. Adalet, hürriyet, meşveret ve şura esas olacaktır. Çünkü Osmanlıların hürriyeti; koca Asya taliinin keşşafıdır, İslâmiyetin bahtının miftahıdır, ittihad-ı İslâm surunun temelidir.Asıl mümin, hakkıyla hürr. Sâni’-i Âleme abd ve hizmetkâr olan, halka tezellüle tenezzül etmemek gerektir. Demek ne kadar imana kuvvet verilse, hürriyet de o kadar kuvvet bulur.Cebir ve zorlama yoktur. Kuran ve sünnet-i seniyye ortak paydasında bütün Müslümanları kucaklayacaktır. Şahsi kusurlara takılıp kalmamak gerektir. Rekabet ve bölücülüğe sebep olmayacaktır. Çünkü “Umûr-u uhreviyede hased ve müzahamet ve münakaşa olmadığından bu cemiyetlerden hangisi münakaya, rekabete kalkışsa ibadette riya ve nifak etmiş gibidir.Ayrıca İlâ-yı Kelimetullahı hedef-i maksad eden cemaat,  hiçbir garaza vasıta olamaz.  İsterse de muvaffak olamaz.  Zira nifaktır. Hakkın hatırı âlîdir, hiçbir şeye feda olunmaz.Bununla birlikte: “Dinî cemaatlar maksadda ittihad etmelidirlerMesalikte ve meşreblerde ittihad mümkün olmadığı gibi, caiz de değildir.Aynı zamanda kimseyi korkutmayacaktır. -özellikle de gayrMüslimleri- Uhuvvet, tesanüd, vahdet, ittihad olmazsa olmazlarıdır. Zira “Hayat, vahdet ve ittihadın neticesidir. İmtizaçkârâne ittihad gittiğivakit, mânevî hayat da gider, tesanüd bozulsa cemaatin tadı kaçar. Hak ve hakikatin, Kurân ve imanın hizmeti olan büyük bir hazine-i âliyeyi omuzlarında taşıyan zâtlar, kuvvetli omuzlar altına girdikçe iftihar eder, minnettar olur, şükreder.Risale-i Nurda bu ittihadın programı olacaktır.

 

Bütün bu özelliklerin gerçekleşmesiyle esas maksat olan İttihad, ilâ-i kelimetullah ve kendi nefsiyle cihad-ı ekber hedefine ulaşılmış olacaktır.

 

Sonuç:

 

Şahs-ı manevi teşekkülü, Müslümanların saadet-i dünyeviye ve uhrevi- yelerine hizmet etmek  (maddeten ve manen terakki) bilahare ehl-i kitab ile ittifak ederek sulh-u umumiyi tesis etmek.

- Reklam -