ADNAN YILMAZ

Eklenme Tarihi: 09 Şubat 2020 | Güncelleme Tarihi: 09 Eylül 2020

08.02.2020 CUMARTESİ RİSALE AKADEMİ ÇANKAYA/ANKARA

Değerli Fuat Sezgin Dostları,

Bitlis’ten ilim yolculuğuna çıkıp dünya çapında bilimsel bir üne kavuşan bir âlimden, Prof. Dr. Fuat Sezgin hocamızdan kısaca bahsedeceğim.

24 Ekim 1924’te Bitlis’te doğan, 30 Haziran 2018 tarihinde vefat eden Prof. Dr. Fuat Sezgin'in kabri Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca Gülhane Parkı içinde kurucusu olduğu İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi, Vakfı ve Kütüphanesinin yanında yer almaktadır.

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat TARHAN,Fuat Sezgin Hocanın, İslam Bilimlerinin ve Eserlerinin ortaya çıkarılması için önemli çalışmaları ve çok önemli katkıları olduğunu, bunları gençlere ve yeni kuşaklara aktarılması gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Tarhan,

 «Prof. Dr. Fuat SEZGİN’in hikâyesini, Bitlis'ten çıkıp sisteme ve birçok engele rağmen başarılı olmasını iyi şeyler amaçlamasını kendi üniversitem de ve çevremdeki gençlere örnek gösteriyorum. Tüm emeği geçenlere, Vakfa, Gülhane içerisinde ona yer veren siyasi iradeye çok teşekkür ederim. Çocuklarımıza kendi kültürümüzü kodlamamız gerek. Din ilimleri ile pozitif bilimleri birlikte öğreten bir sistem gerekli” demektedir.

Dünyanın çok yakinen tanıdığı âlime özellikle ülke olarak bizim sahip çıkma sorumluluğumuzun gereği olarak;

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın:

“İlme sevdalıysanız ilmin, ilim adamlarının önünü açacaksınız. İslam âlimlerinin çalışmaları incelenmeden dünya bilim tarihinin yazılabilmesi mümkün değildir...” işaret ederek, İslam kültür ve medeniyetinin daha iyi anlaşılmasını sağlamak ve yeni nesillere en doğru şekilde aktarmak amacıyla, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle «2019 Yılını Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı» ilan etmesi ona ne derece saygı duyduğunu ve onun tespit ettiği keşif ve hakikatlere Millet olarak ne denli ihtiyacımız olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.

Prof. Dr. Fuat SEZGİN hocamın Arap- İslam Bilimler Tarihi Enstitüsü Müzesini 1983 yılında Frankfurt’a kurduğu, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakan iken görüp hayran kaldığı bu müzenin, 25 yıl sonra 2008 yılında İstanbul Gülhane Parkı’nda Hocamızla birlikte açılışını gerçekleştirmişti.

Dünyada ikincisi olan, “İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi” açılmış oldu.

İşte o eşsiz şahsiyeti keşfettiği için şükran borçlu olduğumuz  Sayın Cumhurbaşkanımız Fuat Sezgin Hocanın;

“Gençlerimize tavsiye ediyorum; Gülhane Parkı'na muhakkak uğrayın, müzeyi muhakkak gezin. Neler yapmışlar, Fuat Hocamız nelerin başını bu noktada çekmiş, kütüphanesini muhakkak görün. İnanıyorum ki onlar, sizin ufkunuzu daha da artıracaktır, daha da geliştirecektir. Sizin geleceğe bakışınızı bu noktada çok daha teşvik edecektir. Bu bakımdan Gülhane Parkı bizim için çok fakirdi, garipti ama bu kütüphaneyle Gülhane Parkı da zenginleşmiş oldu." gençlerimiz için ne denli önemli bir rol model olduğunu işaret etmiştir.

Ondan süratle öğrenmek, ona ulaşmak gerçeği ile karşı karşıyadır.

Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük şarkiyatçısı Hellmut Ritter’in öğrencisi olan Sezgin, hocasının bilimlerin temelinin, İslam bilimlerine dayandığını söylemesi ile bu alana yöneldi. Modern matematiğin temelinde İslam bilginlerinin kitaplarının bulunduğunu söyledi. Misal, el Harezmi, İbn Yunus, İbn el Heysem ve el Burini’nin adını andı.

Özetle, Müslümanlar diğer kültür dünyalarından aldıkları bilimleri geliştirdiler. Yeni bilimler ortaya koydular, gelecek kuşaklara, kurulacak bazı bilim dallarının temellerini hazırladılar,800 yıl kadar süren bir yaratıcılık devresini, halefleri Avrupalılara ulaştırdılar.

İstanbul Edebiyat Fakültesi birinci sınıfa kayıt olduğunda çok iyi Fransızca öğrenmişti. Birinci sınıfta dört dil öğreniyordum. Arapça, Farsça, Latince ve Yunanca.

1943 de okullar tatil edildi. 6 ay Arapça öğreneceksin dedi. Ben de öğreneceğim dedim. Eve kapandım. Valide Cami eve yakındı. Camiye gider farz namazlarını cemaatle kılardım. Babasının Arapça 30 cilt Kuran tefsirini, Ta beri tefsiri 6 ayda 30 cildi bitirdim. Ekim ayında Üniversiteye gittim.

Gazalinin «İhya-u Ulumi’d-Din» adlı Arapça kitabını önüme koydu. Ben de gazete okur gibi okudum. Çok şükür. Belki hocayı hayatında bu kadar mesut görmemiştim. Talebesinin başarısı onu çok sevindirdi.

Ben hayatımda bir dili bu kadar kısa sürede öğrenen insana rastlamadım” dedi.

Bana, öbür dilleri de bu süratle öğreneceksin dedi. Bir gün sonra bana “kaç saat çalışıyorsun” dedi.

Ben de, “13-14 saat” dedim.

Böyle bilim adamı olamazsınız. Bende ondan sonra günde 17 saate çıkardım çalışmamı. 70 yaşına kadar bu böyle devam etti.

Anne Baba’nın Katkısı

 Zaten babam da bir din adamı idi. Yıllarca müftülük yapmıştı. Dolayısıyla babam dindar biri olmamı istediği için ben de dindar biri olarak yetiştim.

 Hala da dindar biri olduğumu düşünüyorum. Babam ve annemin benim üzerimdeki en büyük etkisinin de bu olduğunu düşünüyorum.

 Zira inancım odur ki bu materyalist dünyada dindar olmanınbirçokavantajı olduğuna inanıyorum.

Bazen: “Allah inancım olmasa bu dünyaya nasıl tahammül edebilirim diye düşünüp rahmetli annem ve babamı minnetle anıyorum.

Brockkelman diye bir âlim vardı. Arap dili edebiyatı tarihi 5 ciltlik İbni Sinadan. Gazaliden bahseder onun falan kitabı var. O insanların yazma eserleri falan kütüphanede var. Kitabın meziyeti bu.

Arapça yazmaların dünyadaki üçte biri Türkiye’dedir. Brockkelman. 40 gün Türkiye’de kalmış, fazla kayıt etmemişti onları. Ritter bana artık zaman geldi birinin tamamlaması lazım bu kitapları.

Bana baktı, benden bekliyor, yaparım falan dememi. Sonra ayrıldı. Ben başladım hazırlık yapmaya…

Kitap'ın birinci cildi bin sayfalık.

Ama şunu söyleyeyim. Türk üniversitesinde, tüm Türk milleti içerisinde bilimler tarihini bilen tek bir insan yoktur. Hoca yoksa kendi kendinizi kandırmış olacaksınız. Bizim bütün ümidimiz bu İstanbul’daki Enstitüde hoca yetişmesi, onlar size gelince de enstitü kurmayı reddetmeyiniz.

Onların gelişine dayanarak bilimler tarihi dersi koyarsınız üniversitenize. Ondan sonra ve inşallah bu enstitüde birçok talebe de yetişir. Bana büyük ümitler veriyor orası. Lütfen onunla ilgileniniz.

Sonra komisyonu lağvettiler. Çalışmalar benim lisanımda kaldı.

Allah'ın bir lütfu, Müslüman bir Alman hanımla tanıştım. Ondan sonra evlendik. Efendim o bana yazdığım kitaplarda çok yardım etti. Benim Almancam o zaman o kadar iyi değildi. Ama benim Almancamı takviye ederdi benim eşim. Onun için ben eşime çok şey borçluyum. Bundan her yerde de bahsederim. Kendisi de zaten sekiz, dokuz, on dil bilir. İyi bir insan, bilimler tarihçisi. O hanım. Birkaç kitap yazdı, evet öylece geçti.

Ama daha önemlisi Üniversitede de hoca oldum. Beni doçent yapmak için doçentlik tezi istediler. O ilimler tarihi için benden yeni bir tez istediler. Ben doçentlik yaptım, bir sene sonrada Alman Profesörlüğü verdiler. Çok şükür hocamın sayesinde üniversitede öğrenmiştim (çok iyi Yunanca ve Latince bilmeniz lazım.) o dilleri, Elhamdülillah kabul ettiler.

Üçüncü cildini hocama ithaf ettim sevinç gözyaşları hocamın, bana titrek bir sesle hasta yatağında bunları nereden biliyorsunuz dedi? Bu benim hayatımda kulağımda çınlayan en tatlı cümledir.  Ben bunları sizden öğrendim. Dedim. Güldü, hayır falan demedi. Evet bu hayatımın en mesut günlerinden biridir.

Elimden geldiği kadar çok çalışıyorum, birçok kitaplar keşif ediyorum. Hakikati bile bile hiçbir zaman zorlamadım. Kitabımda bilerek hata yapmadım. Bunu size garanti ederim bilime sadık kaldım.

Müslümanların keşifleriyle, icatlarıyla benim duyduğum heyecan onlarda yok. Beşeri coğrafyaya ait Kraskoviski, insan coğrafyasına dair. Onu okumam lazımdı. Rusya’da iki ay kaldım beni coğrafya 28 yıl meşgul etti, 332 cildi okuyacaktım.

Coğrafya ciltleri geçen sene(2016 Yılı) çıktı. 92 yaşındayım. Ne yapayım, yeni bir cilt daha alayım mı yeni bir cildi bitirebilir miyim. En zor cilt karşımda.

Her seferinde, peki bu cildi yazmasan olur mu?

Senin için hayatın manası tek bu kitaplar sen nasıl yaşarsın? Diye kendime sordum. Onun için felsefe tarihi cildini yazmaya başladım.

7-8 aydan beri bu cildi yazıyorum. Orada da bu güne kadar ulaştığım neticeler falan beni uçuruyor. Bakalım.

Allah‘tan niyaz ediyorum bana 4-5 sene daha ömür versin gece gündüz çalışıyorum, hiç merak etmeyiniz, fakat çok zor. İslam Felsefesi cildi Allah’ım bunda muvaffak olmak istiyorum. Bana dua edin. Şimdi bu kadarla kalalım. 18. cilt tamamlanamadı.

Vakit boşa geçecek, buna hakkım yok. Ömür sermayesinin akıp gittiğini, Derhal çalışmaya devam etmeliyim. İnsanlık senden daha nice hizmetler bekliyor diyebilendir.Ve bu çabayı gaye edinip hayatında harfiyen gerçekleştirendir.

O, yeni hedeflerin insanıydı.

İslam dünyasındaki zengin bilimi keşfetme ve bunu bütün dünyaya yeniden tanıtma amacındaydı. Bu konuyla ilgili olarak yaptığı çalışmaları şöyle anlatıyordu:

“Modern dünyanın gelişimine, İslâm dünyasının katkısını sıfır diye biliyorduk. Bu, İslâm ilimleri tarihini öğrenmem için beni kamçıladı. Bütün dünyayı terk ederek, gece gündüz bunun için çalıştım.’’

Dünya bilim tarihine damga vurmuş ibn-i Sina, Farabi, Cabir bin Hayyam, Cezeri, Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ gibi önemli şahsiyet ve bilim insanlarına sahip bir medeniyetimizin olduğunu, belgeleriyle, keşifleri ile ispat eden mümtaz bir âlimdir.

Gençlere tavsiyesi, Okuyan, yazan, düşünen bir millet olmalıyız.”vasiyetidir.

O, Batılı bilim tarihine meydan okudu. O, geceleri uyumadı.Adeta uykuyu kendisine yasaklayarak yaşadı. Günde 70 yaşına kadar 17 saat çalıştı. Günde 13-14 saat çalışmayla bilim adamı olamazsın. Çalışma saatlerini arttırmalısın.   27 dil öğrendi. İlim yolunda 400 binden fazla cilt kitabı incelemek için 60 kadar ülkeye gitti. Kurban bayramı namazı çıkışında tanıdığı müstakbel eşi, Alman Müslüman Dr. Ursula Hanımefendinin Yüce Rabbimin kendisine bir lütfu olduğunu söylemiştir.

Onun için vakit nakittir. Zamandan daha değerli hiçbir dünyalık yoktur. Öğle yemeğine 8-10 dakikadan daha fazla zaman ayırmazdı.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyurduğu gibi:

“İki günü birbirine denk olan ziyandadır.”

“İlim Çin’de de olsa ona talip olun.”

“Hikmet (ilim) müminin yitik malıdır, onu nerede bulursa almaya daha hak sahibidir.”

İlkelerinden hiç ayrılmadı.

Bu yoldaki herkese nerede olması gerektiğini öğretiyor. Benim yegane vazifem diyordu: “Müslümanların ilme yaptıkları muhteşem katkılarını bilimsel yollarla bütün dünyaya haykırıp göstermektir.  «Rızkı veren Allah’tır.»” dedim. Allaha olan tevekkül inancım daima hayatımın esasını teşkil etti. Diyebilen ve ömrünü bu inançla yaşayan salih bir mümin, örnek bir ilim adamıdır.

Bediüzzaman Said Nursi’nin geçmişte yaşanan din ve fen ilimlerinin birlikte okunduğu altın yılları arzulayan ideallerini bugün küresel ölçekte gerçekleştiren kişi yine kendisi gibi Bitlisli olan kişi Fuat Sezgin Hocadır.

Aslında din ilimleri ve pozitif bilimler daima birbirinin tamamlayıcısıdır. Aynı kaynaktan akan ikizlerdir.

Oku emriyle mutlaka Kur’an ve Kâinat kitabını birlikte okunması gerektiğini belirtir. Çalışmayı ibadet sayar. Bir dinin mensuplarını bugün akıl almaz dereceye varan tembelliğini şiddetle reddeder.

Onu mutlu edecek tek şeyin az laf, çok iş yapmak olduğuna vurgu yapar. Yaptığı büyük çalışmalarla İslam dininin bilime engel olmadığı hakikatini örneklerle ortaya koyar.

Diğer taraftan

“İslam Medeniyetinin büyüklüğünü kendi insanımıza anlatmak batılılara anlatmaktan daha zor”  söylemi de oldukça düşündürücü ve manidardır.

Hocanın bu çalışmaları, İslam bilim ve teknoloji tarihine merak uyandıracak ve bu sahada ilerlemeleri için bilim adamlarına, bu yolda hedefi olanlara yol açıp ışık tutacaktır.

O, öncü ve ufuk insanıdır.

O, “Batı medeniyeti İslam Medeniyetinin çocuğudur.” diyebilen tek hocadır.

Koskoca bir İslam Medeniyetini öğrenmemiz için çok büyük bir çığır açmıştır.

Bir üniversitede konferans verdiği sırada kendisinden tavsiye isteyen gence şöyle söylemiştir.

Gerçek bir züht. Yani dünya menfaatlerinden feragat edebilmek.

Sabr-ı Cemil, yani güzel bir sabır.

Allah korkusu; Allah’ın bütün hareketlerimizi kontrol altında tuttuğunu bilme şuuru.

“Müslümanların Coğrafya Tarihine Katkıları’’ böyle bir kitap yazdım. Birkaç dilde.

Bu kitabı Alman Filozof Cumhurbaşkanı vardı Richard Von Weizsacker. Akıllı bir adamdı gönderdim ona. O önsözünü okumuş, sonra bana bir mektup yazdı «bu tahmininizi gerçekleştirirseniz bu bilim tarihinde bir inkilap olur» dedi.

Ben bundan sonra kitaba devam ettim. 13 yıl daha çalıştım o 1987 yılında çıkmıştı. Ufkum değişti, Cumhurbaşkanına bir mektup yazdım. Kitabın 3. cildini gönderdim.  Evet ben, falan filanları bulduğuma inanıyorum. Kitabı gönderiyorum size, bana iki ay Sonra Sayın Cumhurbaşkanından bir mektup geldi.

Mektubunda: “Siz Avrupa’nın, İslam Dünyasına ne kadar ruhsuz olduğunu ispat ettiniz, sizi tebrik ederim.” diyerek Hakikatın karşısında korkmayan bir Avrupalı olduğunu gösterdi.

O diyor ki; Bir Müslüman iyi şartlar içerisinde çok iyi çalışabilir, çok büyük neticeler varabileceği inancı var bende. Çalışırsa "Dinin" duraklamanın sebebi olmadığı hususunda kazandığım inancı vurgulamakla yetineceğim.

"Genç batı uygarlığın İslam uygarlığının değişik coğrafi ve iktisadi şartlar altında gerçekleşen devamı olarak görüyorum. Uygarlığın, uygarlığı olacak!… Mühim olan irade meselesidir. Ben bunu yapacağım, diyeceksiniz.

Bu saygıdeğer merhum büyüğümüzün ışığından en güçlü şekilde istifade etmek dileğiyle her türlü söz, hareket ve davranışlarımızda, gerçek anlamda Allah korkusu ile hareket etmeliyiz.

Tarihten geleceğe bilim köprüsü, adeta bir kutup Yıldızı olmuştur.

O, «Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir. Âlimler Yeryüzünün Kandilleridir.» Hadisi Şerifine mazhar olan âlimlerimizdendir.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Resmi Gazetede yayımlanan 2018/6 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile «2019 Yılının Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı» olarak ilan edildiğini duyurdu.

AKILLI kişi bu dünyadan nasibini alandır. «İnsanın ancak çalıştığının karşılığı vardır.» İlahi emrini; bütün hücreleriyle yaşayan ve eşsiz eserleriyle yaşatan bir dahi şahsiyet. Genç nesillere en iyi rol modeldir

« Bunu da Tekâmül Kanunu olarak tanımlıyordu. İki günü birbirine eşit olan ziyandadır.» Hadisi şerifi doğrultusunda hayatını biçimlendirmiştir.

Hocamız. Avrupa medeniyeti İslam medeniyetinin bir çocuğu. Bu çocuğu düşman bulmamak, onu sevmek, o çocuğun geliştirdiği bazı buluşları görmek, müspetse almak ve onlara dayanarak yeni hamleler yapmak lazım. Bizim akrabalarımızın geliştirdiği safha olarak kabul ediyorum.

«Dünya medeniyeti, dünya bilim tarihi, İslam medeniyeti olmaksızın bilinemez. Sözünün içeriğinin bilinmesi ve yeniden medeniyet ihya etmenin yol haritasını bugünden çizmenin tam zamanıdır.

2019 yılı. Onun yılı. Bir Müslüman iyi şartlar içerisinde çok iyi çalışabilirse, çok büyük neticelere varabileceği inancı var bende. Onun için milletimden, Türk milletinden, Müslümanlardan böylesi bir davranışa sahip olmalarını isterim. Artık Türkler inovatif olmalıdır. Dinin duraklamanın sebebi olmadığı hususunda kazandığım inancı vurgulamakla yetineceğim derdi.

İslam biliminin batı medeniyetinin öncülü olduğunu araştırmalarıyla ispat eden,  36 yıl vakfın direktörlüğünü yapan Fuat Sezgin hoca, 18 cilde ulaşan (güncel olarak kendi el yazısı ile üzerinde çalıştığı 18. cildin tüm notları ve ön çalışmaları. Manuskripti Frankfurt’ta 12 Mayıs 2017’de mühürlenen odasında kaldı, kendisine iade edilmedi.)Arap İslam Bilim Tarihi adlı eseri hem batının İslam bilimine olan anlayışını değiştirdi…          Hem de doğu medeniyetinin yüz akı oldu.

Son zamanlarda, Türkiye ‘ye olan ümidi onu mutlu ediyordu. «Milletim bana sahip çıktı» derdi.

Onun bu toplumdan çıkması bizim için onurdur.

 Kurduğu Müzeler ve İhtisas Kütüphanesi ile,  Müslüman bilim adamlarının yüzyıllar boyu insanlığa armağan ettiği icat ve keşifleri, kendi sahasında bir yenilik arz etmektedir.

Genellikle Müslümanlar İslam kültür dünyasının bilimler tarihindeki yerini ya çok az biliyorlar ya da hiç bilmiyorlar.

Ne yazık ki birçok Türk aydını, Batı dünyasına ulaşabilmenin çaresini Türk toplumunun din ’den kurtarmakta buluyor.

Sadece bir gerçeği öğrenmenin peşinden koştum.

İslam Kültür Dünyasının Bilimler Tarihindeki yeri nedir?

Eğer arkanızda inancınız varsa, o sizi çok yapıcı olmaya itiyorsa, çok şeyler başarırsınız.

Bilimlerin temelinin İslam bilimlerine dayandığını söylerdi.

Tüm musibetler karşısında, sadece Allah'a inanacaksın, ben bunu yapacağım diyeceksiniz.

Müfredat programlarının» bilgi üretimini teşvik edecek, bilime, bilim insanı olmaya özendirecek nitelikte yeniden alınması bir mecburiyettir.

Devlet üzerine düşeni yapmış, bundan sonrası ilim dünyamıza kalıyor.

Kıymetli hocamız, Aziz milletin her kesiminin evlatları, İstanbul Fatih camiinde, Ülkesinin Bakanları,  TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanı ile beraber omuz omuza uğurlamıştır. İşte ne güzel iade itibar.

Hem sağlığın da kendisinin yaşadığı, hem sonsuzluğa uğurlanırken Dostlarının yaşadığı müstesna manzara, duygu seli. Tarihe not düşmek, Şahitlik etmek  bu olsa gerek..

Şükür. Elhamdülillah..

FUAT SEZGİN Hocamızın derdi davası İslam Medeniyeti ve İslam dünyası. Medeniyetimizin ve tarihimizin uyanışına öncülük eden, vatansever, Türkiye sevdalısı O davası ve derdi olan  adamıdır.

Çünkü o milletimizin var eden değerlere ve ülkeye adanmışlığın adıdır.

Çünkü o,”İslam medeniyetinin gerilemesinin nedeni din değildir.Din bilimi teşvik etti. Bundan dolayı modern bilim tarihi yeniden yazılmalı.Herkes İslami ilimlerin dünyaya kazandırdıklarını bilmeli.” diyen bir cevher. İman, inanç ve sabır şelalesi.

Bilimi keşfetmeye, öz değerlerimizi bilimle okumaya ve eleştirel akılla buluşmaya vesile olabileceği düşüncesiyle,uykuyu utandıran şahsiyetin insanlık adına emanet ettiği, Paha Biçilmez Külliyatı, eşsiz MİRASI ile bütün GENÇLERİMİZE ÖRNEK bir şahsiyettir.

Değerli Fuat SEZGİN Dostları;

Milletçe tarihimizi ve geçmişimizi özümsemek bilgiye ve bilim insanımıza değer vermekle olur.

Mazimizdeki büyük hazinenin farkına varırsak bu ışık bütün dünyayı aydınlatabilecektir.

Hocamız ben mezarda dinleneceğim derdi. 92 yaşında Isparta’ya gençlerle akşam sohbet ve gündüz konferansa katılmıştı. Biz de bu bereketli rol modelin, hocaların hocası izinde gitmeye gayret ediyoruz.

Hayırla yâd edilmeye vesile olur inşallah.

Şimdiye kadar 40 bin gencimiz ve vatandaşımız ile buluştuk, gece gündüz yollara revan olup il il, ilçe ilçe gezip, gençlerimize Fuat Sezgin’i anlattık. Darısı diğer kalan 13 milyon güzide gencimize…

Mevla'm azmimizi çok ve niyetimizi halis olarak kabul buyursun.

“Niyet hayır, akıbet hayır.” olur. İnşallah.

Bütün Şehitlerimiz, Tüm Geçmişlerimiz ve Merhum Bilimler Tarihçisi Hocamızın ruhlarına El-Fatiha

 

- Reklam -